Daire Karar Detayı
Daire
8
Karar Tarihi
15.05.2025
Karar No
346
İlam No
248
Madde No
2
Kamu İdaresi Türü
Yüksek Öğretim Kurumları
Hesap Yılı
2019
Konu
Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar
KARAR
Dekana vekalet
... Fakültesi Dekanlığı görevini vekaleten yürüten …’a, vekalet ettiği dönemde idari görev ödeneği ödenmesi ve ek ödemesinin hatalı yapılması sonucu oluşan … TL tutarındaki kamu zararı hakkında, … tarih ve … sayılı Asıl İlama ek olarak düzenlenen … sayılı Ek İlamın 3’üncü maddesiyle verilen tazmin hükmüne ilişkin olarak sorumlulardan Harcama Yetkilisi … ve Gerçekleştirme Görevlisi … tarafından Temyiz Kurulu’na sunulan dilekçeler üzerine Temyiz Kurulu tarafından verilen … tarih ve … ve … tutanak numaralı ikinci bozma kararları çerçevesinde 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğince konunun görüşülmesine karar verildi.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Dekan” başlıklı 16’ncı maddesinin (a) fıkrasında:
“a. (Değişik: 14/4/1982 - 2653/2 md.) Atanması: Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir.
Dekan kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki kişiyi dekan yardımcısı olarak seçer. (Ek: 2/1/1990 - KHK - 398/2 md.; Değiştirilerek Kabul: 7/3/1990 - 3614/2 md.) Ancak merkezi açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli hallerde açıköğretim yapmakla görevli fakültenin dekanı tarafından dört dekan yardımcısı seçilebilir.
Dekan yardımcıları, dekanca en çok üç yıl için atanır.
Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder. Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır.”
Denilmektedir.
Yukarıya alınan madde hükmüne göre dekanı “atamaya yetkili makam” Yükseköğretim Kurulu (YÖK) olup, atama işlemi maddede sayılan şartları taşıyanlar arasından “normal usul” ile gerçekleştirilmektedir. Maddenin devamında ise dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından birinin vekâlet edeceği, vekâletin altı aydan fazla sürmesi durumunda yeni bir dekan atanacağı belirtilmektedir.
Kamu zararı tablosunda adı geçen öğretim üyesi, ilgili Fakülte Dekanlığı’na Rektör tarafından önerilmiş ve Yükseköğretim Kurulu tarafından da bu göreve vekaleten atanmıştır.
Temyiz Kurulunun söz konusu kararında da ifade edildiği üzere,
2547 saylı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 16’ncı maddesinin lafzından dekanlığa vekâletin altı aylık süreyle sınırlı olduğu ve söz konusu vekâlet görevinin dekan yardımcısı tarafından ifa edileceği yorumu çıkarılabilirse de; mevzuatında boş olan dekanlık kadrosuna/görevine asaleten veya vekâleten atanma ayrımı ve düzenlenmesi yapılmamış olduğundan; ek ilama konu edilen atamaları/görevlendirmeleri mezkûr 16’ncı madde bağlamında değerlendirmek isabetli olmayacaktır. Zira, vekâleten de olsa “uygun görüş ve onay” usulüne göre atanmış ve ilgili mevzuata göre yetki kullanıp görev ve sorumluluklarını yerine getiren bir kamu görevlisinden söz edilmektedir.
Bunun yanı sıra, ilgili öğretim üyesi, var olan bir dekanın geçici olarak ayrılması dolayısıyla vekaleten atanmış olmadığından kendisine yapılmış mükerrer bir ödeme söz konusu olmadığı gibi; dekanlık görevine sadece profesör olan öğretim üyeleri arasından atama yapılabileceğine ilişkin 2547 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin (a) fıkrası uyarınca, profesör kadrosunda olduğundan, dekanlık görevine asaleten atanmak için aranan akademik koşulları da taşımaktadır.
Her ne kadar Rektör tarafından dekanlık için YÖK’e üç aday önerilmesi gerekirken, sadece bir kişi olarak adı geçen kişi önerilmiş ise de; 2547 sayılı Kanun’un Ek 1’inci maddesinde yer alan; “Üniversite rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile bunların yardımcıları ve bölüm başkanları, gerektiğinde bu Kanunda belirtilen süreleri dolmadan tayinlerindeki usule uygun olarak görevlerinden alınabilirler.” hükmü uyarınca Kanun’da belirtilen süre dolmadan atamadaki usule uygun olarak görevden alma yetkisine sahip olan atamaya yetkili amirin, asaleten atamadaki usule uygun olarak vekaleten dekan atama yetkisine de sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığından; söz konusu işlemdeki usul eksikliği ilgilinin Dekan Vekili olarak atanmasına engel teşkil etmemektedir. Dekan atamasında asil olarak atanma ile vekaleten atanma arasında 3 yıllık atamanın getirdiği güvence dışında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de aynı görev aynı sorumluluk ve yetki çerçevesinde yapılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıdaki maddeye göre ilgili süre dolmadan da yetkili makamca görevden alınabileceğinden; asil olarak atanma ile vekil olarak atanma arasında bu açıdan da fark bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar bağlamında, asaleten atanma şartlarını haiz olan ve dekanlık görevini Kanunda belirtilen usuller dâhilinde vekaleten yürüten öğretim üyesine vekalet görevi süresince, asaleten atanacak dekana yapılması mümkün olan mali hakların ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gibi; dekanlık görevini vekâleten yürüten akademik personele asil dekan gibi yapılan ödemelerin, ilgili personelin asaleten atanması da mümkün iken idari tercih olarak vekâleten atanması nedeniyle harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri açısından kasıt, kusur ve ihmal kriterleri ile değerlendirilmesi ve kamu zararı olarak kabul edilmesi de mümkün değildir.
Sonuç itibarıyla ... Fakültesi Dekanlığı görevini vekaleten yürüten …’a yürüttüğü dekan vekilliği nedeniyle dekana yapılan ödemelerin yapılması 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi kapsamında kamu zararına sebebiyet vermemektedir.
Bu itibarla, söz konusu vekaleten atama sonucunda yapılan … TL ödeme ile ilgili iş ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygun olduğuna, oybirliğiyle karar verildi.
... Fakültesi Dekanlığı görevini vekaleten yürüten …’a, vekalet ettiği dönemde idari görev ödeneği ödenmesi ve ek ödemesinin hatalı yapılması sonucu oluşan … TL tutarındaki kamu zararı hakkında, … tarih ve … sayılı Asıl İlama ek olarak düzenlenen … sayılı Ek İlamın 3’üncü maddesiyle verilen tazmin hükmüne ilişkin olarak sorumlulardan Harcama Yetkilisi … ve Gerçekleştirme Görevlisi … tarafından Temyiz Kurulu’na sunulan dilekçeler üzerine Temyiz Kurulu tarafından verilen … tarih ve … ve … tutanak numaralı ikinci bozma kararları çerçevesinde 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü gereğince konunun görüşülmesine karar verildi.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Dekan” başlıklı 16’ncı maddesinin (a) fıkrasında:
“a. (Değişik: 14/4/1982 - 2653/2 md.) Atanması: Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir.
Dekan kendisine çalışmalarında yardımcı olmak üzere fakültenin aylıklı öğretim üyeleri arasından en çok iki kişiyi dekan yardımcısı olarak seçer. (Ek: 2/1/1990 - KHK - 398/2 md.; Değiştirilerek Kabul: 7/3/1990 - 3614/2 md.) Ancak merkezi açıköğretim yapmakla görevli üniversitelerde, gerekli hallerde açıköğretim yapmakla görevli fakültenin dekanı tarafından dört dekan yardımcısı seçilebilir.
Dekan yardımcıları, dekanca en çok üç yıl için atanır.
Dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından biri vekalet eder. Göreve vekalet altı aydan fazla sürerse yeni bir dekan atanır.”
Denilmektedir.
Yukarıya alınan madde hükmüne göre dekanı “atamaya yetkili makam” Yükseköğretim Kurulu (YÖK) olup, atama işlemi maddede sayılan şartları taşıyanlar arasından “normal usul” ile gerçekleştirilmektedir. Maddenin devamında ise dekana, görevi başında olmadığı zaman yardımcılarından birinin vekâlet edeceği, vekâletin altı aydan fazla sürmesi durumunda yeni bir dekan atanacağı belirtilmektedir.
Kamu zararı tablosunda adı geçen öğretim üyesi, ilgili Fakülte Dekanlığı’na Rektör tarafından önerilmiş ve Yükseköğretim Kurulu tarafından da bu göreve vekaleten atanmıştır.
Temyiz Kurulunun söz konusu kararında da ifade edildiği üzere,
2547 saylı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 16’ncı maddesinin lafzından dekanlığa vekâletin altı aylık süreyle sınırlı olduğu ve söz konusu vekâlet görevinin dekan yardımcısı tarafından ifa edileceği yorumu çıkarılabilirse de; mevzuatında boş olan dekanlık kadrosuna/görevine asaleten veya vekâleten atanma ayrımı ve düzenlenmesi yapılmamış olduğundan; ek ilama konu edilen atamaları/görevlendirmeleri mezkûr 16’ncı madde bağlamında değerlendirmek isabetli olmayacaktır. Zira, vekâleten de olsa “uygun görüş ve onay” usulüne göre atanmış ve ilgili mevzuata göre yetki kullanıp görev ve sorumluluklarını yerine getiren bir kamu görevlisinden söz edilmektedir.
Bunun yanı sıra, ilgili öğretim üyesi, var olan bir dekanın geçici olarak ayrılması dolayısıyla vekaleten atanmış olmadığından kendisine yapılmış mükerrer bir ödeme söz konusu olmadığı gibi; dekanlık görevine sadece profesör olan öğretim üyeleri arasından atama yapılabileceğine ilişkin 2547 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinin (a) fıkrası uyarınca, profesör kadrosunda olduğundan, dekanlık görevine asaleten atanmak için aranan akademik koşulları da taşımaktadır.
Her ne kadar Rektör tarafından dekanlık için YÖK’e üç aday önerilmesi gerekirken, sadece bir kişi olarak adı geçen kişi önerilmiş ise de; 2547 sayılı Kanun’un Ek 1’inci maddesinde yer alan; “Üniversite rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile bunların yardımcıları ve bölüm başkanları, gerektiğinde bu Kanunda belirtilen süreleri dolmadan tayinlerindeki usule uygun olarak görevlerinden alınabilirler.” hükmü uyarınca Kanun’da belirtilen süre dolmadan atamadaki usule uygun olarak görevden alma yetkisine sahip olan atamaya yetkili amirin, asaleten atamadaki usule uygun olarak vekaleten dekan atama yetkisine de sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığından; söz konusu işlemdeki usul eksikliği ilgilinin Dekan Vekili olarak atanmasına engel teşkil etmemektedir. Dekan atamasında asil olarak atanma ile vekaleten atanma arasında 3 yıllık atamanın getirdiği güvence dışında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de aynı görev aynı sorumluluk ve yetki çerçevesinde yapılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıdaki maddeye göre ilgili süre dolmadan da yetkili makamca görevden alınabileceğinden; asil olarak atanma ile vekil olarak atanma arasında bu açıdan da fark bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar bağlamında, asaleten atanma şartlarını haiz olan ve dekanlık görevini Kanunda belirtilen usuller dâhilinde vekaleten yürüten öğretim üyesine vekalet görevi süresince, asaleten atanacak dekana yapılması mümkün olan mali hakların ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gibi; dekanlık görevini vekâleten yürüten akademik personele asil dekan gibi yapılan ödemelerin, ilgili personelin asaleten atanması da mümkün iken idari tercih olarak vekâleten atanması nedeniyle harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri açısından kasıt, kusur ve ihmal kriterleri ile değerlendirilmesi ve kamu zararı olarak kabul edilmesi de mümkün değildir.
Sonuç itibarıyla ... Fakültesi Dekanlığı görevini vekaleten yürüten …’a yürüttüğü dekan vekilliği nedeniyle dekana yapılan ödemelerin yapılması 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi kapsamında kamu zararına sebebiyet vermemektedir.
Bu itibarla, söz konusu vekaleten atama sonucunda yapılan … TL ödeme ile ilgili iş ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygun olduğuna, oybirliğiyle karar verildi.